-
1 bayat
1. اعتيادي [اِعْتِيَادِيّ]Anlamı: taze olmayan2. بائت [بائِت]Anlamı: taze olmayan3. بيوت [بَيُّوت]Anlamı: taze olmayan4. جاف [جافّ]Anlamı: taze olmayan5. جدب [جَدْب]Anlamı: taze olmayan6. خم [خَمّ]Anlamı: taze olmayan7. دهري [دُهْرِيّ]Anlamı: taze olmayan8. عادي [عادِيّ]Anlamı: taze olmayan9. عتيق [عَتِيق]Anlamı: taze olmayan10. عريق [عَرِيق]Anlamı: taze olmayan11. قديم [قَدِيم]Anlamı: taze olmayan12. متقدم [مُتَقَدِّم]Anlamı: taze olmayan13. ممحل [مُمْحِل]Anlamı: taze olmayan -
2 دهري
Iدَهْرِيّ1. inançsızAnlamı: inancı olmayan2. kitapsızAnlamı: dört kutsal kitaptan (kuran, incil, zebur, tevrat) hiçbirine inanmayan3. dinsizAnlamı: dinî inancı olmayan4. imansızAnlamı: imanı olmayan5. kâfir6. kefereAnlamı: müslüman olmayanlar7. allahsızAnlamı: tanrı tanımayan, acımasız, insafsız, vicansızb8. tanrısızAnlamı: tanrısı olmayan9. ateistAnlamı: tanrı tanımaz10. tanrıtanımazAnlamı: tanrının varlığını inkar eden11. zındıkIIدُهْرِيّ1. demodeAnlamı: modası geçmış olan2. kadimAnlamı: başlangıcı olmayan, eski, ezelî3. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız4. bayatAnlamı: taze olmayan -
3 جاف
Iجافٍ1. görgüsüzAnlamı: görgüsü olmayan2. nezaketsizAnlamı: nazik olmayan3. magandaAnlamı: yontulmamış, kaba saba, görgüsüz kimse4. abullabutAnlamı: hantal, kaba ve anlayışsız kimse5. hamhalatAnlamı: kaba saba, görgüsüz6. nobranAnlamı: davranışı kaba7. kabaAnlamı: terbiyesi, görgüsü kıt, nezaketsiz8. palikaryaAnlamı: kabadayı9. barbarAnlamı: uygarlaşmamış, kaba ve kırıcıIIجافّ1. kısırAnlamı: (toprak için) ürün vermeyen2. görgüsüzAnlamı: görgüsü olmayan3. nezaketsizAnlamı: nazik olmayan4. hamhalatAnlamı: kaba saba, görgüsüz5. bıktırıcıAnlamı: bıkkınlık verici6. magandaAnlamı: yontulmamış, kaba saba, görgüsüz kimse7. abullabutAnlamı: hantal, kaba ve anlayışsız kimse8. nobranAnlamı: davranışı kaba9. kabaAnlamı: terbiyesi, görgüsü kıt, nezaketsiz10. kuruAnlamı: suyu, nemi olmayan11. palikaryaAnlamı: kabadayı12. barbarAnlamı: uygarlaşmamış, kaba ve kırıcı13. bayatAnlamı: taze olmayan -
4 جدب
جَدْب1. kısırAnlamı: (toprak için) ürün vermeyen2. kuraklıkAnlamı: kurak olma durumu3. kıraçAnlamı: verimsiz veya sulanmayan, bitek olmayan (toprak)4. verimsizlikAnlamı: verimsiz olma durumu5. kısırlıkAnlamı: kısır olma durumu6. kuruAnlamı: üzerinde bitki olmayan7. bayatAnlamı: taze olmayan -
5 عادي
عادِيّ1. mutatAnlamı: alışılmış2. tabiîAnlamı: tabiatta bulunan3. demodeAnlamı: modası geçmış olan4. harcıâlemAnlamı: herkesin kullanabileceği5. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan6. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı7. alelâdeAnlamı: her zaman görülen, olağan8. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız9. olağanAnlamı: sık sık olan, olagelen, tabii10. normalAnlamı: düzgüye uygun, alışılagelene uyan11. adîAnlamı: hiç bir özelliği olmayan, sıradan12. bayatAnlamı: taze olmayan -
6 عتيق
عَتِيق1. demodeAnlamı: modası geçmış olan2. kadimAnlamı: başlangıcı olmayan, eski, ezelî3. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız4. bayatAnlamı: taze olmayan -
7 عريق
عَرِيق1. sebatlıAnlamı: direşken2. sebatkârAnlamı: direşken3. adamAnlamı: iyi yetişmiş, değerli kimse4. kibarAnlamı: zengin, soylu, kökülü (kimse, aile)5. kişi oğluAnlamı: soylu kimse6. demodeAnlamı: modası geçmış olan7. sabitAnlamı: yerinden oynamayan8. kişizadeAnlamı: soylu kimse9. kadimAnlamı: başlangıcı olmayan, eski, ezelî10. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız11. soyluAnlamı: asil olan kimse12. kerimAnlamı: soylu, asil13. bayatAnlamı: taze olmayan -
8 قديم
قَدِيم1. demodeAnlamı: modası geçmış olan2. kadimAnlamı: başlangıcı olmayan, eski, ezelî3. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız4. bayatAnlamı: taze olmayan -
9 свежесть
-
10 اعتيادي
اِعْتِيَادِيّ1. demodeAnlamı: modası geçmış olan2. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız3. bayatAnlamı: taze olmayan -
11 بائت
بائِت1. demodeAnlamı: modası geçmış olan2. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız3. bayatAnlamı: taze olmayan -
12 بيوت
بَيُّوت1. demodeAnlamı: modası geçmış olan2. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız3. bayatAnlamı: taze olmayan -
13 متقدم
مُتَقَدِّم1. maziAnlamı: geçmiş2. demodeAnlamı: modası geçmış olan3. peşinenAnlamı: başlangıçta4. evrimselAnlamı: evrim ile ilgili5. evvelkiAnlamı: önce olan, önceki6. gelişkinAnlamı: gelişmiş olan, mütekamil7. sabıkAnlamı: geçen, önceki, eski8. geçenAnlamı: bir önceki9. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız10. eskiAnlamı: bir önceki, sabık11. bayatAnlamı: taze olmayan -
14 ممحل
مُمْحِل1. kısırAnlamı: (toprak için) ürün vermeyen2. kıraçAnlamı: verimsiz veya sulanmayan, bitek olmayan (toprak)3. bayatAnlamı: taze olmayan -
15 خم
Iخَمّ1. ağırAnlamı: kokuda çirkin2. kokuşukAnlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan3. işlenmemiş4. boktanAnlamı: berbat, kötü durumda5. geçmişAnlamı: çürümeye yüz tutmuş6. cılkAnlamı: bozularak kokmuş7. berbatAnlamı: kötü8. bayatAnlamı: taze olmayanIIخَمَّ1. çalmakAnlamı: süpürmek, temizlemek2. süpürmekAnlamı: süpürge ile temizlemekخُمّ1. folluk2. kümesAnlamı: tavuk, hindi gibi evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer
См. также в других словарях:
taze — sf., Far. tāze 1) Bozulmamış, bayatlamamış olan Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. Y. Z. Ortaç 2) Dinç, yıpranmamış, yorulmamış Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. M. Ş. Esendal 3) Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAZE — f. Yeni kesilmiş, bayatlamamış, taravetli, buruşmamış. * Yeni duyulan, henüz ortaya çıkan. * Kuru olmayan, yeşil. * Genç, körpe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bayat — sf. 1) Taze olmayan Dükkânlar karmakarışık, mallar bayat, kibar müşteriler birer birer çekiliyor, ayak takımı her gün artıyor. H. E. Adıvar 2) mec. Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmiş, çok söylenmiş Bayat haber. Bayat espri … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru — sf. 1) Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. H. E. Adıvar 2) Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan Kuru çöl. Kuru tepeler. 3) Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gamsız — sf. 1) Kaygısı, tasası, sıkıntısı, üzüntüsü olmayan Sesi taze, pürüzsüz ve gamsızdı. C. Uçuk 2) mec. Olayları kendine dert etmeden geçiştiren, aldırış etmeyen, tasasız, vurdumduymaz Zavallı anneciğin çok şen, güler yüzlü, gamsız bir kadındı. M.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısır — 1. is. Haşlanmış bulgur, taze soğan, maydanoz ve baharatla yapılan bir tür yemek 2. sf. 1) Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan) 2) Ürün vermeyen (toprak) Kısır toprak. 3) mec. Verimsiz, yararsız, sonuçsuz Kısır çalışma. Kısır… … Çağatay Osmanlı Sözlük